Çocuklarda değişen sosyal, ailevi ve ekonomik bazı durumlar duygusal değişimlere ve tepkilere neden olabilir. Okula başlama, arkadaş çevresi değiştirme, taşınma, boşanma, ev ve şehir değiştirme ve yakın birinin kaybı sonucunda anksiyete (kaygı) görülmesi olağan bir durumdur. Çocuk değişen bu şartlara adaptasyon sağlamaya çalışır ve bunun sonuncunda da tepkisel bir geri dönüş alınabilir. Normal olarak karşılaşılan bu durum gelişimini olumsuz etkilediğinde, sosyal ve akademik fonksiyonlarını bozucu hale geldiğinde ise anksiyete(kaygı) bozukluğundan söz edebiliriz.
Çocuklarda anksiyete(kaygı) değerlendirirken değişen olaylara karşı anlık dürtüsel bir tepki mi yoksa uzun vadeli olarak görülen bir tepki mi olduğuna çok dikkat edilmelidir. Anksiyete(kaygı) bozukluğunda daha önce bu rahatsızlığı yaşamış akrabaların genetik yatkınlık etkisi de vardır.
Anksiyete(kaygı) bozukluğu yaşayan çocuklarda ortak bazı belirtiler vardır. Bu belirtileri fiziksel ve duygusal belirtiler olarak ayırabiliriz.
Sıkça görülen fiziksel belirtiler;
Sıkça görülen duygusal belirtiler ise;
Anksiyete(kaygı) bozukluğu olan çocuklar aile düzeninde de aksaklıklara neden olabilir. Örneğin karanlık korkusu olan bir çocuk devamlı ebeveynlerin yanında uyumak isteyebilir ve istediği olmadığında ise bunu fiziksel tepki ve ağlama şeklinde gösterebilir. Bu durumda yapılacak en iyi çözüm odaya hafif bir aydınlatma koyup, çocuğun odada kalmasını sağlamaktır. Aksi halde çocuk tehlikede olduğunu düşünüp daha fazla tepki verebilir.
Anksiyete(kaygı) bozukluğu çeşitli yollardan ailelerin karşısına çıkabilir. Bunlar;
Anksiyete(kaygı) belirtileri herhangi bir radikal değişiklik ya da herhangi bir olay karşısında da ortaya çıkabilir. Toplu taşıma araçlarında, sinemada, okulda hatta evde yaşanan bazı olaylar çocuğu etkileyip korkmasına ve kaygılanmasına neden olabilir. Okulda yaşanan anksiyete problemlerinde çocuk okula giderken gerginleşebilir, sınav dönemlerinde aşırı bir sinirlilik hali görülebilir ve bu kaygı durumu ders çalışma ve dersi kavramaya engel bir durum haline gelebilir. Genel olarak kolay ağlama durumu da görülmektedir. Ailelerin çocuklara yaklaşımı anlayışlı ve fobilerini önleyici olmalıdır.
Çocuklarda görülen anksiyete(kaygı) belirtileri yetişkinlerde görüldüğü gibi açık bir şekilde olmayabilir. Anksiyete(kaygı) belirtileri ile karşılaşıldığında gerekli psikoterapi sürecine zamanla başlanmazsa bu rahatsızlık çocukların hayatlarının devamında belirtiler kronikleşerek ağırlaşabilir bu da çocuğun sosyal ve aile hayatını son derece olumsuz etkileyebilir.
Ailelerin çocuklarıyla olan güven ilişkisi ve destekleyici rolde olması çocukların anksiyete bozukluğunu yenmede oldukça yardımcı olmaktadır. Aileden yeterince destek veya ilgi görmeyen çocuklarda kardeşlerle ilgili de problemler yaşanabilir.
Anksiyete(kaygı) bozuklarında Çocuk ve Ergen Terapisi, bilinçaltı terapilerinin yanı sıra aile ile de görüşmeler sağlanarak kaygılı durumun hafifletilmesi, tetikleyici faktörler ve baş etme yöntemleri hakkında ilerleme sağlanmaktadır.
İZMİR TERAPİ VE PSİKOLOJİK DANIŞMA MERKEZİ