Vajinismus, kadının ön sevişme sırasında ıslanmada veya orgazm olmada bir sorun yaşamamasına rağmen cinsel ilişki sırasında istemsiz bir şekilde vajinal kaslarının kasılmasıyla erkek cinsel organının girişine izin verilmemesidir. Eğer cinsel birleşme yaşanıyor ancak bu esnada kadın aşırı ağrı, acı, yanma ve batma hissedip ilişkiden zevk almıyorsa bu patolojik bir durum olan disparonidir. Çok az vajinismus vakasında cinsel birleşmenin gerçekleştiği ancak ağrılı ve acılı olduğu gözlenmiştir.
Vajinismus problemi yaşayan kadınların kasılmaları sadece vajinal girişte değil aynı zamanda karın, bel, sırt, bacak gibi vücudunun birçok bölgesine de yayılabilir. Bazen bu kasılmalara ağlama atakları, titreme, bulantı, fenalık hissi, bağırma, terleme, eşi itme, kas ağrısı gibi fiziksel tepkiler de eklenebilmektedir. Bu sebeple çiftlerin cinsel ilişki deneyimleri çoğunlukla cinsel aktivitenin kesilmesiyle sonlanır. Bu durumda kadın kendini yetersiz, başarısız, beceriksiz, mutsuz, umutsuz, suçlu ve depresyonda hisseder. Ayrıca bu kadınlarda sıklıkla obsesif kompulsif bozukluk, dürtüsellik, kontrolcü olma ve mükemmeliyetçilik özellikleri de görülmektedir. Erkek ise tekrarlayan başarısız denemelerin sonunda istenmediğini, sevilmediğini, reddedildiğini, başarısız olduğunu düşünerek eşine öfke duyabilir, sertleşme sorunları yaşayabilir ve cinsellikten uzaklaşabilir. Kişiler ilgili bir uzmana gitmek yerine bunu ertelerse bu durum zaman içinde çiftler arasındaki genel ve duygusal ilişkiye de zarar vereceği için boşanmaya kadar gidebilir. Bu sebeple vajinismus kadının değil, çiftin bir problemi haline gelmektedir.
Genellikle vajinismusun altında kadının cinsel ilişki ile ilgili yanlış düşünce ve inanışları, stres altında olması, bilinçdışı kaygıları, kızlık zarının parçalanmasına dair korkuları, namus algısı, toplumsal normlar, kendini koruma güdüsü, cinselliği reddedişi, anne olma korkusu, ailesinden kopma endişesi, eşi cezalandırma gibi sebepler yatmaktadır. Özellikle kızlık zarına verilen önem ve evlilik öncesi cinsel ilişki yaşamaya yönelik aşırı tepkiler bilinçdışına işlenen yanlış inanışlar doğurabilmektedir. Abartılı ilk gece öyküleri, ilk cinsel deneyimin acı verici olacağı, çok kan kaybedileceği, genital bölgenin kasılarak erkek cinsel organının çıkmasına izin vermeyeceği ve o pozisyonda hastaneye taşınacakları gibi gerçek dışı hikâyeler kişiyi korkutur. Ağızdan ağıza abartılarak mitleşen bu hikayeler vajinismusun temelini oluşturur. Diğer bir temel sebep ise cinsel organların fizyolojisinin, orgazmın tanınmaması ve kadının kendisinin bile bakmadığı, ilgilenmediği, sakındığı alanlar olmasıdır. Bunun yanı sıra cinsel istismar, doğum, düşük, kürtaj gibi durumlardan sonra da vajinismusun gelişebildiği görülmektedir.
Türkiye’de cinsel terapi merkezlerine vajinismus nedeniyle başvuran hastaların oranı % 62.2-75.9 arasındadır. Çift terapisi şeklinde sürdürülen cinsel terapilerle tedaviye en etkili ve en hızlı cevap veren cinsel işlev bozukluğudur. Aynı zamanda cinselliği merak etmenin ahlaksızlık, günah ve suç sayıldığı toplumlarda vajinismusa daha sık rastlanıldığı için kültüre bağlı bir psikolojik bozukluk da diyebiliriz.
Vajinismusu çiftin sorunu olarak ele almak ve erkeğin sürece aktif katılımını sağlamak çok önemlidir. Erkeklerin bu durumu üzerlerine alınmayıp bir rahatsızlık olduğunu bilmeleri ve eşlerine anlayış göstererek destek olmaları olumlu gelişmelere katkı sağlar. Erkek kendini geri çekmeyip eşini arzuladığını hissettirdiğinde kadın da çözüm arayışı için istekli olacaktır.
Seanslarda çiftin cinsel yaşam öyküsü alındıktan sonra gecikmiş bir cinsel eğitim verilir. Cinsellikle ilgili yanlış tabu ve algılar giderilip cinsel organlar ile ilgili doğrular aktarılır. Sorunun ne zamandan beri yaşandığına, belli bir duruma bağlı olup olmadığına bakılır ve altında yatan dinamik sebepler araştırılır. Verilen egzersizlerle kademeli bir şekilde kasılmaların kontrolü ve erkek cinsel organının girişine ilişkin kaygıların üzerine gidilir. Temel amaç kadının kaygı, korku, kaçınma gibi olumsuz deneyimler olmadan çiftin sağlıklı bir şekilde doyum alacağı bir cinsel birliktelik yaşamalarıdır. Kadının jinekolojik muayene sırasında rahat olabildiği, zihnindeki olumsuz düşüncelerin kaybolduğu, cinsel ilişkiden kaçınmadığı zaman bu problemin ortadan kalktığı söylenebilir.
M.Berk KARAOĞLU
Psikolog-Aile Danışmanı-Cinsel Terapist
İZMİR TERAPİ VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK MERKEZİ