Her şeyin belirli olduğu bir hayat hayal edin. Çocukluğunuzdan beri başınıza gelecek, hatta ölümünüzün bile nasıl ve ne zaman olacağını bildiğiniz bir hayat size nasıl hissettirirdi? Güvenli, net, yoksa sıkıcı ve heyecansız mı? Birçok insan bunun sıkıcı ve anlamsız olacağını dile getirdiği halde belirsizliğe karşı kaygı duymaktan da kendini alıkoyamıyor. Peki nedir bu belirsizliğe tahammülsüzlük?
Belirsizliğe tahammülsüzlük kişilerin belirli olmayan olaylara ve durumlara karşı olumsuz düşünce, duygu ve davranışlarda bulunmasıdır. Bu olumsuz duyguların nedeni çoğu zaman kişinin belirsizliği bir tehdit olarak algılamasıdır. Size zarar vermek isteyen biriyle karşılaştığınızı düşünün yüksek ihtimal kaygı, panik ve korku yaşarsınız. İşte belirsizlik de tehdit olarak algılandığında kişi de aynı duygulara yol açabilmektedir. Bunun sonucunda kişi boyun eğebilir, yani zaten kontrol edemeyeceği düşüncesi ile durumu değiştirmek için çabalamaz. Ya da çözümün zor olduğunu düşünüp kaçınma eğilimi gösterebilir. Kişinin belirsiz durumları olumsuz olarak algılaması, olayların sonuçlarını kestiremediğinde sonuçların hep en kötüsü olacağını düşünmesi yani felaketleştirmesi ve ne konuda eyleme geçeceğini bilememesi, belirsizliği kontrol edememesi tahammülsüzlüğün artmasına neden olur. Kişinin tahammülsüzlük hissinin ve kaygısının da artmasıyla beraber problem çözme becerileri olumsuz etkilenebilir bu da kişide çaresizlik, yetersizlik, güçsüzlük hislerine yol açabilir.
Öncelikle belirsizliği kontrol edemediğimiz durumları kabul etmekle başlamalıyız. 1 dakika sonra ne yaşanacağını asla tam bilemediğimiz bir hayatta bunu kabul etme gereksinimiz kaçınılmazdır. Bu yüzden kontrol edemediğimiz şeylere odaklanmak yerine o anki kontrol edebileceğimiz durumları değerlendirmek belirsizliğin azalmasına yardımcı olabilir. Örneğin 5 ay sonra sınava girecek bir öğrencinin 5 ay sonra tam ne olacağını bilmediği için kaygı yaşamak ya da kontrol için çaba harcamamak yerine o anki en iyi yapabileceği çalışma sürecini planlamak şüphesiz tahammülsüzlüğün azaltılmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca kişiler kestirilemeyen olayların sonuçlarının hep en kötüsü olacağına dair inançlara sahip olabilirler bu durumda en kötüsü olursa ne olur?, o zaman bununla nasıl başa çıkabilirim? sorularının hayal edilmesi ve imajinasyon yapılması kaygının azalmasını sağlayabilir. Unutulmamalıdır ki belirsizliğin olumlu taraflarına odaklanmak, yeni deneyimleri keşfetmek için kişinin motivasyonunu da arttırabilir.
Belirsizliğe tahammülsüzlük kişide kaygının artmasıyla birlikte depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, sosyal fobi gibi psikolojik rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Bu durumun artması sonucunda psikolojik destek alabilir, terapi süreci ile birlikte belirsizlikle ilgili işlevsiz inançlarınızın değiştirilip yerine işlevli olanların konulmasına, tolere edebilme ve baş edebilme becerilerinizin artmasına destek verilir.
M. Berk Karaoğlu
Uzman Klinik Psikolog- Aile Danışmanı
Özel Berk Karaoğlu Aile Danışma Merkezi