Cinselliğin gayesinin sadece penisin vajinaya girmesi ile sınırlayan bu cinsel mit, ön sevişme yada cinsel oyunlar olmadan penis ve vajina birlikteliğine bireyi yönlendirip kadınlarda orgazm ve uyarılma sorunlarına neden olmaktadır. Cinselliğin sadece nesil sürekliliğini esas alan bir eylem olarak da algılanması neticesinde bu mit ortaya çıkmıştır.
Cinselliği başarıya endekslenmek yerine partnerlerin almış olduğu haz ve hazza odaklanılmalıdır. Başarı endeksli bir cinsel yaşantı kişiyi performans anksiyetesine itecek cinsel yaşantının dinamiği değişecektir.
Cinsel davranışlarımızın içgüdüsel ve biyolojik bir tarafı olmakla beraber cinselliğini davranışsal boyutu tamamen öğrenmeyle ilgilidir. Cinsel yaşantıya dair öğrenilen her yeni bilgi ve edinilen cinsel yaşantı becerileri kişilerin cinsel yaşantıdan alacağı hazzı artıracaktır.Bireyler üzerinde yapılan çalışmalar neticesinde cinsel bilgi düzeyinin yeterli olduğunu düşünen bireylerin bilgi ve becerilerinin çok düşük olduğu gözlemlenmiştir.
Bu tarz bir inanışa sahip çiftler bir cinsel sorun karşısında birbirlerine olan sevgilerinin azaldığını varsayarak cinsel yaşantılarındaki değişikliklerin sevgilerini sınayan bir durummuş gibi algılarlar. Bu cinsel mit çiftleri baskı altına almanın ötesinde öğrenmeyi ve tecrübe kazanmayı da engeller.
Bu yanlış düşünce çiftleri cinsel birleşme öncesi alınması gereken hazlardan mahrum bırakır. Oysa dokunma, okşama, öpüşme gibi cinsel aktiviteler en az cinsel birleşme kadar değerlidir.
Cinsel ilişkiden haz almak duruma, mekana, partnere, cinsel kimliklere göre değişebilir. Kadınların kendilerini cinsel ilişkiden zevk almak zorunda hissetmeleri alacakları hazzı azaltıp, yaşadıkları sorunları arttıracaktır.
Bu yanlış inanç yüzünden hamilelik döneminde çiftler bireysel tatminlerini ön plana alıp mastürbasyon yaparak cinsel doyuma ulaşmaya çalışıyorlar. Tabi aynı sorun doğum sonrasında da devam ediyor. Bu cinsel mit kadının ilişki sırasında enfeksiyon kapacağı ve emzirme yoluyla hastalığını bebeğine bulaştıracağı cinsel mitini de daha sonra beraberinde getirebiliyor. Bu durum eşlerin cinsel yaşamdan uzaklaşmalarına neden oluyor. Gerçekte ise; gebeliğin ilk 6 ayında cinsel birleşmenin bir sakıncası yoktur ve orgazm kasılmalarından dolayı bebek kafa travması veya beyin sarsıntısı geçirmez.
Bir insanı önceden tanımak, temiz görünmesi ve güzel kokması onun cinsel yolla bulaşan bir hastalığı olmadığı anlamına gelmez. Bu nedenle güvenli cinsellik için mutlaka prezervatif kullanın.
En yaygın bilinen ve karşımıza çıkan yanlış cinsel inanışlarından birisidir. Kişide suçluluk ve pişmanlık duygularına yol açar. Bu cinsel mit, mastürbasyon yapmanın körlük gibi bedensel veya delilik gibi ruhsal hastalık veya yıkımlara yol açtığı, sapıklık olduğu, alışkanlık yaptığı şeklindeki önyargılardan köken alır. Yine pek çok insan cinsel işlev bozukluklarının mastürbasyon yapmanın bir sonucu olduğunu düşünür. Aksine mastürbasyonun zararlı değildir, cinsel işlev bozukluklarına yol açmaz, cinselliğin haz verici olarak öğrenilmesini sağlamak için cinsel terapilerde kullanılır, alışkanlık yapmaz. Ayrıca mastürbasyonun erişkinlikte ve ileri yaşlarda da devam etmesi ve evli kişilerin de mastürbasyon yapması olağandır.
Cinsellik gündelik ruhsal yaşantımızla alakalı stres heyecan vb durumlardan etkilenebilen bir kavramdır.Bu yanlış inanış erkeğin omuzlarına bir yük yüklemekte ve erkeği kaygıya sokmaktadır. Bu mitin egemen olduğu zihinlerde yoğun bir performans kaygısı yaşanacak olup kaygının tekrarı neticesinde sorun kemikleşecektir. Cinsel aktivite her daim haz odaklı olmalır hiçbir zaman erkeğin kimliği ile eşleşmemelidir.
Bu yanlış inanış beraberinde cinsel talebin kadından gelmiş olması kadın için ahlaksızlıktır düşüncesini de getirmektedir. Fakat yapılan litaratür çalışmaları bize göstermektedir ki kadının başlattığı cinsel aktivitede uyarılma düzeyi son derece yüksektir ve daha fazla haz vericidir.
Bu mit, erkeklerin cinsellik konusunda daha rahat olmasını, cinsel ilişkinin en iyi şekilde nasıl yapılacağını daha iyi bilmesini ve bunu sık sık yapmasını gerektirir. Bu durum erkeklerde çok büyük bir baskı oluşturur. Ama tam tersi erkek cinselliği basit ve yalın değildir. Kadın cinselliğinin karmaşık ve gizemli olması miti, cinsellikle ilgili düşüncelerin toplumun kadınların ezilmişlik ile ilgili genel kabulünü yansıtmasının bir göstergesidir.
Erkeğe dair bu beklenti evlilikleri yada cinsel birliktelikleri sıkıntıya sokabilir ve bir takım çatışmaların yaşanmasına neden olur. Cinsel aktivite hiçbir zaman bir kimlik gösterisi şeklinde algılanmamalıdır. Cinsel ilişkinin sıklığı istek düzeyiyle alakalıdır, herhangi bir ölçüsü yoktur.
Bu mit sayesinde çiftler dokunmanın verdiği hazzı almada eksiklik yaşarlar. Gerek erkek gerek kadın için cinselliği herhangi bir eylem ile eş tutmamak gerekir esas olan bedensel ve ruhsal olarak yaşanılan haz ve doyumdur. Kişiler cinselliği olağan akışı içinde yaşamalı performans kaygısına itecek düşüncelerden uzak durmalıdır. Biyolojik ve psişik yönden bir hazır oluş söz konusu var ise ereksiyon noktasında bir sıkıntı bu olağan akış içinde yaşanmayacaktır.
Bu mit birçok erkeğin sıklıkla yaşadığı erken boşalma sorununu tetikleyen düşüncelerden birisidir. Penis sertleştiğinde hemen vajinal ilişkiyi başlatma düşüncesi sertleşmenin kaybolacağı ve vajinal birlikteliğin yaşanamayacağı korkusunu tetikler ve sonuç olarak boşalmayı hızlandıran zihinsel süreçler devreye girer ve bir an önce kişi boşalır. Burada erkek yoğun bir endişe ve suçluluk duygusu yaşar fakat esas olan cinsel aktiviteyi acele etmeden sürdürmektir.
Stres, heyecan, gerginlik vb sorunlar erkeğin sertleşme, erken boşalma, cinsel isteksizlik gibi sorunların yaşanmasına neden olabilir ve bu çok doğaldır. Bu durum eşin çekiciliği ile ilişkilendirilmemelidir. Aksi taktirde sorunun sürekliliği esas olacak ve çözümü zorlaştıracaktır.
Eski çağlardan bugüne erekte olmuş büyük bir penis iktidarın, gücün ve erkek kimliğin en büyük simgesidir. Bu nedenle sertleşme problemi yaşayanlar yanlış bir şekilde iktidarsız olarak tanımlanırlar. Çok eskilere dayanan bu mit günümüzde bile hala varlığını korumakta pornografik yayınlarda bile karşımıza çıkmaktadır. Kadının ancak büyük bir penisle orgazma ulaşacağı kadınların tatminin büyük bir penis ile mümkün olacağı düşüncesini beslemektedir. Aksine büyük penis kadınlara daha çok acı ve rahatsızlık verir. Cinsel ilişkide alınan hazzın ve duyulan tatminin penis boyuyla her hangi bir alakası yoktur, önemli olan cinsel bilgi ve beceridir.
Bu yanlış düşünce, her geçen gün istenmeyen hamileliklerin oluşmasını arttırıyor. Birçok güvenilir yöntem varken bu riskli yöntemi seçmek yerine çiftlerin bilinçli korunma yöntemlerini tercih etmelerinde fayda vardır.
Aksine cinsel ilişki esnasında haz verici konuşma çok önemlidir, konuşmayan ve duygularını bu nedenle paylaşamayan çiftlerin cinsel sorunlar yaşaması kaçınılmazdır.
Orgazm amaçlı bir cinsel yaşantı ruhsal ve bedensel doyumu öteleyen hazdan yoksun bir birlikteliği getirecektir.esas amaç hazza odaklanıp bedensel ve ruhsal doyumun peşine koşmaktır.
Bu cinsel mit cinsel birleşme sırasında orgazm olamayan kişilerin yetersizlik ve endişe duymasına neden olabilir. Yapılan son araştırmalar cinsel birleşme esnasında orgazm olmanın, öğrenme ve kazanılan deneyimle zaman içinde sağlanabildiğini göstermektedir.
Bu mit cinsel ilişki esnasında orgazm problemi yaşayan partnerin yetersizlik duygularının yaşamasına neden olacaktır. Yapılan son araştırmalar ise cinsel birleşme esnasında orgazm olmanın, öğrenme ve kazanılan deneyimle zaman içinde sağlanabildiğini göstermektedir.
Oral cinsel aktivite hijyen kurallarına uyulduğunda ve her iki partner tarafından kabul edildiğinde sakıncası olmayan ve uyarma düzeyi çok yüksek olabilen bir cinsel aktivitedir. Özellikle uyarılma güçlüğü yaşayan bireyler oral cinsel ilişkiden yararlanabilirler.
Menopoz ve andropoz dönemini aşmış orta yaşlı veya yaşlı insanların zayıf, çaresiz ve yetersiz olduğu, cinsel ve fiziksel yakınlaşmaya istekli ve yeterli olmadığı kanısı oldukça eski ve yaygın bir cinsel mittir. Fakat sanıldığı gibi yaşlılıkla birlikte cinsellik bitmez. Çünkü cinsellik aynı yeme, içme gibi yaşam boyu devam eden bir gereksinimdir.
M.Berk KARAOĞLU
Psikolog-Aile Danışmanı-Cinsel Terapist
İZMİR TERAPİ VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK MERKEZİ