Kişinin davranışı çoğu insandan farklı ise, kişinin hayatını olumsuz etkiliyorsa, kişiyi olumsuz etkileyecek kadar şiddetli ise kişilik bozukluğu olabilmektedir. Her kişide farklı şekillerde görülür. Toplumda %6 ile %9 arasında görülür. Çeşitli ilaç tedavileri olsa da psikoterapiler en etkili yollardan biridir. Kişilik bozuklukları 3 gruba ayrılır:
A grubu: Paranoid, şizoid ve şizotipal kişilik bozukluğu.
B grubu: Histriyonik, narsistik, antisosyal ve sınır kişilik bozuklukları.
C grubu: Çekingen, bağımlı ve obsesif kompulsif kişilik bozukluğu.
Paranoid kişilik bozukluğu olan kişilerbaşkalarına karşı yoğun şüphecilik ve güvensizlik hissederler. Kendi davranışlarının sorumluluğunu başkalarına yansıtırlar. Bu kişilerin yakın arkadaşları yoktur. Çünkü onlardan kötülük geleceğine inanırlar ve güvenemezler. Başkalarının niyetlerini hep kötü algılayan bu kişiler sürekli gerginlik ve savunma durumundadır. Eşine ya da partnerine karşı sadakatsizlik şüpheleri hissederler. Başkalarına sır vermekten kaçarlar çünkü onların bu sırları kendisine karşı kötüye kullanacaklarına inanırlar.
Sosyal ilişkiler kuramayan buna da ihtiyaç duymayan, içedönük, mesafeli kişilerdir. Yakın arkadaşları yoktur. Bazen tek bir yakın akrabaları ile arkadaş olurlar. Şizoid kişilik bozukluğuna sahip olan bireyler, pek çok etkinlikten keyif almazlar buna cinsellik de dahildir. Başkalarnın övgü ya da eleştirilerine karşı kayıtsız bir ruh hali içindedirler. Yalnız yaşamayı seven ya da içe dönük her kişi şizoid kişilik bozukluğuna sahip değildir.
Şizotipal kişilik bozukluğuna sahip olan kişilerin düşüncelerinde, davranışlarında, konuşmalarında ve görünümlerinde belirgin tuhaflıklar vardır. Şizoid özelliklere ek olarak bilişsel ve algısal bozukluklara sahiptirler. Davranışlarını etkileyen sıradışı inanışları vardır. En yakınlarının yanında bile sürekli kaygı hissederler. Şizotipal kişilik bozukluğuna sahip kişiler, vücudunun çeşitli yerlerinde böcek geziyormuşçasına bedensel ilüyonlar hissederler.
Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler toplum normlarına uymazlar. Suç işleme oranı yüksek olsa da her hastada görülmez. Saldırgan eğilimleri ile başkalarının haklarına saygı göstermeden haraket ederler. Başkasına zarar vermiş olmalarına karşın vicdan azabı çekmezler. Bu bozukluğa sahip kişiler en az 18 yaşındadır.
Bu kişilerde dengesiz duygu durumu ve davranışlar vardır. Çevreden gelen uyaranlara karşı aşırı yoğun duygusal tepkiler verirler ve bir duygudan diğerine şiddetli ve hızlı geçiş yaparlar. Kişiler arası ilişkileri fırtınalıdır. Önce birini idealleştirip daha sonra hayal kırıklığı yaşarlar. Terk edilmekten kaçınmak için çok fazla çaba gösterirler. Kendine zarar verici risk davranışlerında bulunurlar. İntihar düşünceleri vardır.
Dikkat çekmek isteyen bu kişiler abartılı davranışlar ve duygusal tepkiler gösterirler. İlgi merkezi olmak için canlı, dinamik aşırı dışadönük tepkiler gösterirler. Başkaları ile iletişime girerken cinsel yönden ayartıcı tavırlar sergilerler. Bunun için ise fizik görünümümü kullanırlar.
Erkeklerde daha sık rastlanan narsistik kişilik bozukluğu tdplumun %1'ini oluşturur. Kendisini çok önemli biri gibi görür. Yeterli bir başarısı olmasa da üstün biri olarak tanınmayı ister. Başka insanların başarılarını küçük görür. Sınırsız başarı, güzellik, güç gibi konular üzerinde yoğun düşünceleri vardır. Başkaları ile kendi çıkarları için ilişki kurar. Empati kurmaktan yoksundurlar kendi doğruları tek doğrularıdır. Çoğu zaman başkalarını kıskanmalarına rağmen başkalarının onu kıskandığına inanırlar. Narsiitik kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler hastalıklarını kabullenmezler. Kendisini haklı çıkarmak için davranışlarının sebebi olarak karşısındakini gösterirler.
Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu erkeklerde kadınlardan daha çok görülür. Bu bozukluğu olan kişilerde mükemmelliyetçilik, aşırı düzenlilik, esnek olamama, inatçılık gibi özellikler mevcuttur. Ayrıntılara, kurallara çok fazla takılıp etkinliğin asıl amacını unuturlar. Aşırı mükemmelliyetçilikten dolayı işlerini bitirmekte zorlanırlar. Ahlaki, sosyal konularda vicdanlarının sesini aşırı dinleyip esneklik göstermezler.
Utangaç ve korkak bir kişilik yapısında olan bu hastalar, aslında diğer insanlarla birlikte olmak isterler ancak reddedilmekten korkarlar. Sevildiğinden emin olduktan sonra kişilerarası ilişkiye girerler. Aşşağılanacağı, alay konusu olacağı korkusu ile ilişkilerde tutukluluk gösterirler. Kendisini başkalarından aşağı ve toplumsal yönden beceriksiz görürler. Bu nedenle yeni etkinliklerde bulunup risk almaktan kaçınırlar.
Kendilerine güveni olmayan hastalar yaşamlarını başkalarına göre düzenler. Kendi sorumluluklarını başkalarının almasını ister. Başkalarının öğüt ve desteği olmadan karar almakta zorlanırlar. Tek başlarınayken kendilerini çaresiz hissederler. Yakın bir ilişkisi bittiğinde hemen başka bir destek bulmak için yeni ilişkilere yönlenirler.
M.Berk KARAOĞLU
Psikolog-Aile Danışmanı-Cinsel Terapist
İZMİR TERAPİ VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK MERKEZİ