Travma, aniden gelişen ve kişide kaygı, korku, sıkışmışlık ve çaresizlik duygularını uyandırabilen bir durum ya da olaylar bütünü olabilmekte ve kişinin ruhsal bütünlüğüne zarar verebilmektedir. Deprem, sel gibi doğal afetler kişide travma yaratabileceği gibi insan eliyle oluşan bir kişiye uygulanan fiziksel, cinsel, duygusal istismar, kazalar veya ani ölümler de kişide travma yaratabilmektedir. Travmaya maruz kalan kişi daha sonrasında kendini ve çevresindekileri tehdit unsuru olarak algılayabilmektedir. Kişi durumu veya olayı doğrudan deneyimleyebileceği gibi bir başkasına yaşadığı olumsuz bir olaya tanık olması ya da tekrar tekrar aynı olumsuz anı yaşaması da kişide travma etkisi yaratabilmektedir.
Akut stres bozukluğu travmadan hemen sonra başlar ancak tanı ölçütlerini karşılaması için en az 3 gün olmak üzere en çok 1 ay sürmüş olması gerekmektedir.
Bir aydan uzun sürer, bazen gecikmeli başlayabilmektedir. Yani, travmatik olaydan birkaç hafta ya da birkaç ay sonra ortaya çıkabilir ve belirtileri göstermeye devam edebilmektedir.
Belirtileri:
Travma sonrası stres bozukluğuna ya da akut travma bozukluğuna eşlik eden diğer bozukluklar ya da duygu durumları arasında depresyon, anksiyete bozuklukları, madde bağımlılığı, rahatsız edici kabuslar, fiziksel semptomlar, keder ve ilişkisel zorluklar, öfke, intihar riski yer alabilmektedir. Çeşitli kaynaklar travma sonrası stres bozukluğunun halk arasında görülme sıklığının %7-8 olduğunu söylemektedir. Bunun yanı sıra yapılan araştırmalar travmatik bir olaya maruz kalan kişilerin %20’sinin Travma Sonrası Stres Bozukluğu geliştirebileceğini söylemektedir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu; kadınlarda erkeklere oranla 2 kat daha fazla görülmektedir. Bununla birlikte, erkeklerin travmatik olaylara maruz kalma olasılığı daha yüksek olduğu bilinmektedir. (askere gitmek gibi). İnsan niyetinden kaynaklanan travmatik olayların (ör. tecavüz), doğası gereği kişisel olmayan travmatik olaylardan (kazalar ve doğal afetler gibi) TSSB'ye neden olma olasılığı daha yüksek olabilmektedir.
Travma yaşamış bir kişinin psikolojik destek alması bu süreci atlatabilmesi adına etkili olabilecektir. Travma ile çalışırken Bilişsel Davranışçı Terapi, Şema Terapi ve EMDR Terapisi uygulanabilmektedir. Bu noktada ruh sağlığı uzmanları tarafından danışana uygun olan terapi yönteminin seçilmesi bu süreci etkili kılacaktır. Bilişsel davranışçı terapi ile danışanın yaşadığı travmadan sonra“İnsanlar güvenilmez, Dünya güvenilir bir yer değil!” gibi otomatik olumsuz düşüncelerin önce nötrleştirip daha sonrasında olumlulaştırılması hedeflenmektedir. Bunun yanı sıra; danışanın geçmişte travmatik örüntüler ya da yoğun duygulanımları EMDR Terapisi ile çalışılmaktadır. EMDR (Eye Movement Decensitization and Reprocessing) türkçe kelime anlamı itibari ile Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme demektir. Özellikle Merkezi’mizde uygulanan EMDR Terapisinde geçmiş anılardaki düşünce ve duygu ağlarına gidilerek ve bununla beraber kişiye bilişsel olumlamalar yapılarak çözüm sağlanmaya çalışılmaktadır. Danışanın duygu, düşünce eylemleri arasındaki ilişkinin yorumlanmasında ve travmanın nedenlerinin anlaşılmasında, danışanın uzun süreli bir psikoterapi sürecinden geçmesi faydalı olabilecektir. Danışan ne kadar istekli ve değişime açık olursa psikoterapi süreci bir o kadar keyifli ve hızlı geçecektir.
M.Berk Karaoğlu
Uzman Klinik Psikolog- Aile Danışmanı